başlar. Her gün, şehirde çatışmalar ve protestolar hakkında yeni haberler gelir. Ka, burada bulunmasının fark edilmemesi gerektiğini hisseder. O, kendisinin izlendiğini ve sözlerinin kendisine tehlike yaratabileceğini fark eder. Ancak görevi, gerçeği anlatmaktır ve bu nedenle duramaz.
Bir gece, geç saatlerde, Ka karlı bir sokakta yürür. O, ona sessizce uyarıda bulunan garip bir adamla karşılaşır. Adam, "Dikkatli ol," der, "burada gerçek bir mücadele başlıyor ve gerçek acıya dönüşebilir." Bu sözler Ka'yı endişelendirir, ama o, gerçeğin anlatılması gerektiğini bilir; hatta bunun için yüksek bir bedel ödeyecek olsa bile.
Her geçen gün, Kar'daki durum daha da ısınıyor. Dar sokaklarda, gizli toplantılar için toplanan insan grupları belirmeye başlar. Onlar, şehri eski günlerine nasıl döndürebileceklerini, inançlarını ve geleneklerini nasıl koruyabileceklerini tartışırlar. Bu konuşmalarda, protesto ve umut sözleri duyulur; ancak aynı zamanda korku ve umutsuzluk da vardır. Ka, bu konuşmaları dinler ve inancını yitirmiş olan insanlar için yüreğinin acıyla dolduğunu hisseder.
İpek, Ka'nın eski aşkı, aynı zamanda endişe içindedir. O, Kar'ı sever; Kar onun evidir, tüm sıkıntılara rağmen. Ancak o da, dünyanın değiştiğini ve değişimin kaçınılmaz olduğunu anlar. Onunla Ka arasında sessiz bir hüzün oluşur; bir zamanlar güçlü olan aşk, artık acımasız gerçeklik karşısında zayıflamaktadır. Birlikte karlı sokaklarda yürürler, geçmişihatırlarlar; yaşamın parlak ve umut dolu olduğu zamanları düşünürler. Ancak her hatırlama, acı ile birlikte gelir çünkü gerçek yaşam, çatışmalar ve üzüntülerle doludur.
Haftalar geçer ve şehirdeki gerginlik dayanılmaz hale gelir. Bir toplantıda, Ka, insanların sadece siyaseti değil, yaşam hakkını da tartıştığını görür. Bir yaşlı adamın konuşmasında, "Sevdiğimiz her şeyi kaybediyoruz ve artık nasıl yaşayacağımızı bilmiyoruz," der. Bu sözler içten ve doğru gelir ve Ka, bu şehrin her insanının küçük bir trajedi yaşadığını hisseder.
Soğuk bir gün Kar'da, tüm halkı sarsan bir olay meydana gelir. Meydanda, şehri ikiye bölen gruplar arasında bir kavga patlak verir. Kalabalık bağırır, arabalar kornalarını çalar ve havada korku hissedilir. Ka, bu kargaşanın ortasında kalır. O, insanların birbirine vurduğunu, her birinin gözlerinde acı ve öfke olduğunu görür. İşte o anda Ka, memleketinin sonsuza dek değiştiğini; eski düzenin yeni tutkuların baskısı altında yıkıldığını anlar.
Bu olaydan sonra Ka, bir süreliğine şehrin kenarındaki küçük bir evde saklanır. Burada düşüncelerini toplar, notlar yazar ve şiirler kaleme alır. Yazdığı her söz, kalbindeki derin üzüntüyü yansıtır; her cümle, içindeki acıyı anlatır. O, insanların eskiden nasıl gülümsediğini, iyiliğe inandığını hatırlar. Ancak Kar'ın soğuk kışı ve acımasız gerçekliği, dünyanın nasıl değiştiğini unutturmaz.
Bir sabah, henüz gün doğarken, Ka yerel gazetecilerden oluşan bir grupla buluşur. Onlar, küçük bir kafede masaya oturmuş, şehirde neler olduğunu konuşmaktadırlar. Herkes kendi hikayesini anlatır, gözlemlerini paylaşır. Bir kişi, protestolar sırasında yakın bir arkadaşını kaybettiğini söylerken, başka biri eskiden Kar'ın ne kadar neşeli ve umut dolu olduğunu hatırlar. Ka, hepsini dikkatle dinler; her hikayenin büyük bir bulmacanın küçük bir parçası olduğunu anlar.
Zamanla, Kar'da yaşanan değişimlerin yalnızca umut değil, aynı zamanda tehlike de taşıdığı belli olur. Toplantılar gittikçe gizli hale gelir; konuşmalar dikkatli yapılır ve bakışlar tetikte olur. İnsanlar, hayallerini açıkça söylemekten korkarlar çünkü her kelime yeni çatışmalara yol açabilir. Ama korkularına rağmen, çoğu insan bir gün şehirlerinin barış ve huzur bulacağına inanmaya devam eder.
Ka, bu durum karşısında kenarda duramaz. O, gördüklerini yazmaya devam eder ve soğuk ile karın değişimin sembolü olduğunu anlatır. Notlarında, basit kelimelerle aşk ve acıyı ifade eder; insanların küçük şeylerde teselli aradıklarını yazar. O, tüm anlaşmazlıklara rağmen insanların yaşamaya devam ettiğini ve daha iyi bir gelecek için umut beslediğini dile getirir.
Bir akşam, şehir neredeyse karanlığa gömülürken, Ka tekrar İpek ile karşılaşır. Onlar, sokak lambalarının ışığının beyaz kar üzerinde yansıdığı dar bir sokakta yürürler. İpek, ona şehirde yaşamın ne kadar zor olduğunu anlatır. O, değerli olan her şeyi kaybetmekten korktuğunu söyler; ama aynı zamanda bir zamanlar mümkün olan şeyleri unutmanın da nekadar zor olduğunu dile getirir. Onların konuşması sessizce geçer; karşılıklı anlayış ve hüzün doludur. İpek'in sözleri Ka için basit görünse de, içinde derin bir hakikat vardır; aşk ve korku, sevinç ve üzüntü her an iç içe geçmiştir.
Günler geçer ve Kar'daki siyasi gerginlik zirveye ulaşır. Şehir, iki gruba ayrılır ve bu parçalar birbirine karışmaz. Askeri devriyeler kontrolü artırır, sokaklarda düzensizlik izleri görülmeye başlar. Ka, artık kayıtsız kalamayacağını anlar. O, notlarını ve şiirlerini toplar; gerçeğin anlatılması
gerektiğine, tehlikeye rağmen buna devam edeceğine karar verir.
Buzlu bir akşam, Ka yerel halkın bilgelik sözlerini duyabileceği söylenen eski bir camiye gider. Caminin içinde huzur vardır; zayıf mum ışığının yarattığı atmosfer özeldir. Orada, Kar'ın geçmişini iyi bilen yaşlı bir adamla karşılaşır. Yaşlı adam, eskiden insanların birlikte yaşadığını, geleneklere saygı gösterdiğini ve eski öğretmenleri onurlandırdığını anlatır. Onun sesi yumuşak ve dengelidir; her cümlesi Ka'nın memleketinin tarihine bağlanmasını sağlar. Bu sözler, şaire umut verir; ancak o, zamanın her şeyi değiştirdiğini bilir.
Haftalar geçer ve Kar'da sert çatışmaların dönemi başlar. Bir meydanda, protesto için toplanan insanlar arasında gösteri patlak verir. Kalabalık bağırır, özgürlük ve inancın korunması için sloganlar söylenir. Ka, bu kalabalığın ortasında durur; kalbi endişe ve eskiden yaşamın daha basit olduğu günlerin hatıralarıyla dolar. O, insanların gözlerindeki yaşları ve öfkeyi görür; herkes, değer verdiği şeyi korumaya çalışır. İşte o anda şair, Kar'ın tarihinin barış isteyen herkesin hikayesi olduğunu anlar; aynı zamanda acımasız gerçeklikle de yüzleştiğini hisseder.
Gece, protestolar yavaş yavaş sona ererken, Ka küçük odasında yalnız kalır. O, günlüğüne son sözlerini yazar; her olayı, her detayı not etmeye çalışır. Elindeki kalem titrer, ama o, her satırın insanların, şehrin ve yaşananların hatırası olduğunu bilir. Ka, hayatının bu yerle sonsuza dek bağlı olduğunu; kalbinin karla kaplı sokakların ritmine uyduğunu hisseder.
Zamanla gerginlik azalmaya başlar, ancak acı izleri kalır. Kar halkı, normale dönmeye çalışır; ama protestolar ve çatışmaların anıları, acılarını unutmalarına izin vermez. Ka, yakınlarını kaybetmiş olanlarla buluşur; şiddetin dehşesini yaşamış insanlarla tanışır ve onların hikayelerini not eder. Her kelime, her hatıra, insanların kaderini anlatan büyük bir resmin küçük parçasıdır. Onun makaleleri, basit insanların umut ve korkularını yansıtan sessiz bir gerçeğin sesi olur.
Bir gün, Ka ülkedeki durumun daha da kötüleştiğini duyar. Siyasi anlaşmazlıklar yeni çatışmalara dönüşür; eskiden yakın gibi görünen barış, yavaş yavaş uzaklaşır. Ka, Kar'daki işinin sona erdiğini hisseder; hayatını ve gördüklerini hatırlamak için yoluna devam etmesi gerektiğini anlar. O, arkadaşlarına, inancına sadık kalanlara ve özellikle İpek'e veda eder. Vedalaşma sessizce, yüksek sesli sözler olmadan gerçekleşir; sadece bakışlar, acı ve yollarının ayrıldığını anlatır.
Ka, Kar'danayrılır; kar ve hatıralarla kaplı şehri geride bırakır. O, uzun
karlı yolları geçerek gider; aklında Kar'da yaşadığı değişim ve acı dolu büyük hikayeler canlanır. Yol uzun sürer; gittiği her an, yüreğinde kaybolan gençliğe, kaybedilen aşka ve kaderini sonsuza dek değiştiren şehre dair sessiz bir hüzün kalır.
Yıllar geçer ve Ka'nın hayatı değişir. O, artık genç şair olarak değil, çok şey görüp yaşamış bir insan olarak Türkiye'ye döner. Kar hakkında anlattığı hikayeler efsane olur; şiirleri, kalpten söylenen basit sözlerin sessiz bir hatırlatıcısı olarak kalır. Ancak kader acidir: Bir gün, İstanbul'da bulunduğu sırada, hayatı aniden sona erer. Kalabalık insanlarla dolu büyük şehirde, yolunun sonu gelir ve Ka, yalnızca Kar'da değişime tanıklık ettiği günlerin hatırasını geride bırakır.
Onun çok sevdiği şehir, kışın beyaz örtüsü altında yaşamaya devam eder. Halk, Ka'nın anlattığı hikayeleri, yazdığı şiirleri ve memleketine duyduğu derin sevgiyi hatırlar. Ka'nın hikayesi, onu görüp, sözlerini dinleyen insanların kalplerinde yaşamaya devam eder. Onun sesi, Kar'ın dar sokaklarında sessiz bir yankı olur; yüzü, soğuk kışta bile ruhun sıcaklığını koruyabileceğinin bir sembolü olur.
Kar üzerine kar yağmaya devam eder; şehir masalsı ama trajik bir yere dönüşür. Geçmiş ve gelecek, sessiz bir suskunluk içinde buluşur. İnsanlar, değişimle yaşamayı öğrenir; her birimizin tarihte iz bıraktığını hatırlar. Ka'nın hikayesi, aşk, gerçeğe olan mücadele ve insan kaderinin bir milletin kaderiyle nasıl iç içe geçtiğini anlatır. Onun sözleri, karanlıkta ışık arayan, en soğuk kışın ardından baharın geleceğine inananların yüreğinde kalır.
İşte böyle sona erer Ka'nın hayatı ve kaderi. O, gerçeği anlatmak için Kar'a gelen şairdir; halkın kalbinde sessiz bir umut bırakarak yollarını ayırır. Onun hayatı, çok sınavlarla doluydu; yolu zordu. Ancak sözleri, en zor zamanlarda bile ışığın sönmediğini hatırlatan bir miras olarak kalır. Ve kar yağmaya devam etsin; çünkü her kar tanesi, aşk, gerçek ve insan kalbinin gücüne inananların yaşamına gelen değişimi hatırlatsın.